SERBEST MESLEK DEFTERİ

   
 
 

Serbest Meslek Hakkında Genel Bilgiler

Sentez Mali Müşavir programında Serbest Meslek Defteri modülünü anlatmaya başlamadan önce Vergi Mevzuatına Göre Serbest Meslek Nedir konusu üzerinde biraz açıklama yapmaya çalışalım. Günlük kullanımda, bir işverene bağlı olmadan yapılan mesleki faaliyetlere serbest meslek denilmektedir. Hatta çoğu zaman belli bir işi olmayan veya işinin ne olduğunu söylemek istemeyen kişiler “serbest meslek” yaptıklarını söyleyerek durumu geçiştirmektedir. Oysa serbest meslek ve serbest meslek erbabı, ticaret ve vergi hukukumuzda unsurları açıkça belirlenmiş saygın bir meslek gurubudur.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almıştır.

Görüleceği üzere serbest meslek faaliyeti para, arazi, bina, makine v.s. gibi maddi unsurlardan oluşan sermayeden daha çok kişisel çalışma ve ilmi veya mesleki bilgiye, ihtisasa dayanan, mal ve hizmet alım satımı gibi ticari nitelikte olmayan işlerin bağımsız olarak kişisel sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

Buna göre doktorluk, avukatlık, mimarlık, mühendislik, muhasebecilik, mali müşavirlik gibi yüksek eğitim ve ihtisas gerektiren mesleklerin bir işverene tabi olmadan, serbest olarak şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesaplarına yapılması halinde serbest meslek faaliyetinden söz edilebilir. Bir işverene tabi olarak bu faaliyetler yapılırsa elde edilen gelir ücret geliridir.

Serbest meslek faaliyetinden elde edilen kazançlar gelir vergisi kanununda ayrı bir gelir unsuru olarak sayılmış ve bu faaliyete ilişkin özel düzenlemeler yapılmıştır.

“Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.

Serbest meslek erbabı, mesleki kazançlarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tuttukları “Serbest meslek kazanç Defteri’ne istinaden tespit ederler.” (G.V. K. Madde 67) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Makbuz mecburiyeti” başlıklı 236’ncı maddesinde; “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilâtı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükmü yer almıştır. Bu hükümler çerçevesinde, serbest meslek kazancının vergilendirilmesinde tahsil esası geçerli olduğundan serbest meslek makbuzunun da mesleki faaliyete ait ücretin tahsili esnasında düzenlenmesi gerekir. Bu belge; ticari faaliyet nedeniyle tahakkuk ilkesine göre (malın teslimi, hizmetin ifası anı) düzenlenen faturadan, hizmet karşılığı bedelin tahsil edildiği anda düzenlemesi nedeniyle farklılık göstermekte ve bu nedenle de makbuz olarak tanımlanmaktadır.

Yukarıda görüleceği üzere ticari kazancın tahakkuk esasına göre tespitinden farklı olarak serbest meslek kazancı bu gelirlerin para veya ayın olarak tahsil edilmesine bağlanmıştır. Ayrıca, hâsılatların fatura, fiş yerine özel olarak tanımlanmış bir makbuzla tahsil edilmesi esası getirilmiştir.
Gelir vergisini doğuran olayın ticari kazanç ve serbest meslek kazancı yönünden farklı olmasına rağmen katma değer vergisini doğuran olay her iki kazanç yönünden de aynı olup, genel olarak “malın teslimi veya hizmetin yapılması” olarak tanımlanmıştır.

Gelir vergisini doğuran olayın serbest meslek kazancı yönünden hizmet bedelinin tahsil edilmesine bağlanması, buna karşılık katma değer vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın hizmetin ifa edilmiş olmasının yeterli olması serbest meslek makbuzunun ne zaman tanzim edilmesi gerektiği konusunda tartışmalar yaratmaktadır.

Maliye Bakanlığınca hizmetin yapılıp tamamlanması ile Katma Değer Vergisinin hesaplanıp beyan edilmesi ancak Gelir Vergisinin hesaplanmasında ise hizmet karşılığı bedelin tahsil edilmesinin beklenmesi usulü uygulanmaktadır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun konu hakkında farklı iki görüşü mevcuttur. 22.11.1996 tarih ve E:1996/102 K:400 sayılı kararda “serbest meslek faaliyeti yürüten yükümlünün, bu faaliyeti nedeniyle kendisine yapılan ödemeler için serbest meslek makbuzu düzenleyerek, katma değer vergisini bu makbuzda göstermesi ve tahsilât dönemine ilişkin beyanına dâhil etmesinin zorunlu olduğu” belirtilerek. Katma değer vergisinin hesaplanmasını hizmet bedelinin tahsil edilmesine bağlamışken. 14.04.2006 tarih ve E:2006/19 K:2006/92 sayılı kararında ise “katma değer vergisinin hizmetin yapılması anında doğduğu, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde, yapılan hizmetler yönünden yasada farklı bir düzenlemeye yer verildiği. Serbest meslek kazancının tespitinde, Gelir Vergisi açısından tahsilât esasının getirilmiş olmasının bu hukuki durumu değiştirmeyeceği” belirtilerek hizmetin yapılması anında verginin doğacağına karar verilmiştir. Serbest meslek erbabının bir sorunla karşılaşmaması için katma değer vergisi beyanını Danıştay’ın 14.04.2006 tarihli kararına uygun olarak yapmalarında fayda bulunmaktadır.